Canine Distemper virüsün etkeni; Paramyxoviridae familyasından, Paramyxovirus grubuna dahildir. Virüsün, insan kızamık ve sığır vebası virüsü ile antijenik ilişkisi vardır. Canine distemper virüsünün tek bir serotipi vardır. Fakat biyolojik olarak farklı suşları vardır. Bazı suşları ensefalit ve yüksek mortaliteli akut hastalığa sebep olur. Diğer suşlar ise viscerotropik olup; daha az ensefalite neden olurlar.
Köpeklerin çok bulaşıcı bir hastalığı olan Canine Distepper Virüs, yaşlı köpeklerde de görülmesine rağmen, en çok 2 yaşına kadar olan genç köpeklerin hastalığıdır. Hastalık, genellikle bir yaşından küçük köpeklerde olmak üzere; kurt, tilki, gelincik ve vizonlarda da görülebilir.
BULAŞMA
Özellikle damlacık enfeksiyonu şeklinde direkt veya eşya, yem, su gibi maddelerle indirekt olarak bulaşma olur.
BELİRTİLER
Hastalığın virüslerinin vücuda girmesinden belirtilerin görülmesine kadar geçen süre 6-9 gündür.
Hastalıkta yüksek ateş belirgindir. Hastalık 2 devre halinde görülür. Her iki devrede de ateş mevcuttur, ama devre aralarındaki birkaç günde ateş görülmez. İkinci devreden sonra ateş düşünce hayvan sıhhatli bir görünüş alır. Ayrıca kanda lökosit sayısının azalması, akciğer ve nefes borusunun iltihaplanması, mide ve bağırsaklara ait sinirsel bozukluklarla karakterizedir.
Hastalık 1-3 gün süren bir ateşle başlar,1-2 gün sonra normale döner, sonra yine yükselerek bir haftadan fazla yüksekliğini korur. Ateşle beraber kanda lökosit sayısında azalma vardır. Hastalık yalnız bir formda görülmez. En az 2 veya daha çok formla birlikte seyreder.
1-Göz Şekli:
Gözde sulu, sümüklü, çoğunlukla irinli ve balgamlı bir akıntı vardır. Göz kapaklarının içi kirli kırmızıdır. İrinli ve balgamlı akıntı nedeniyle göz kapakları birbirine yapışabilir. Işıktan korkma dikkati çeker.
2-Bronchopneumoni Şekli:
Önce irinli ve balgamlı bir burun akıntısı meydana gelir. İştah azalır, hayvan durgunlaşır, aksırık ve öksürük görülür. Sonra da akciğer ve nefes borularında iltihaplanma tablosu görülür.
3-Gastrointestinal Şekli:
Genellikle bronchopneumotik şekille birlikte seyrederler. Kusma, kanlı veya köpüklü ishal dikkati çeker. İştah azalır, hayvan düşkünleşir, susuzluk meydana gelir. Ateş bir önceki formdan daha düşüktür.
4-Deri Şekli:
Hayvanların tüysüz yerlerinde özellikle ayakların iç tarafları ve karında oluşan enfeksiyonel hastalıklarda görülen deri üzerindeki kızartı, lekeler veya kabarcıklarla karakterizedir. Önceleri mercimek veya daha büyük yumurtalar şeklinde görülür daha sonra kuruyup dökülerek yerini kırmızı lekelere bırakır.
5-Sinirsel Şekli:
Bu şekil yukarıdakilerden sonra veya direkt olarak ortaya çıkar. Belirli kas gruplarında tikler oluşur. Bu kronik kramplar en çok bacak, yanak ve dudak kaslarında görülür. Kramplar, şakak kaslarında ve kulaklar arasındaki kaslarda görülürse hastalığın seyri iyi değildir. Köpüklü salya akıtılması çiğneme kaslarının kramplarından olur. Köpeğin dişleri birbirine çarpar, sürekli net sesle havlar, hatta saatlerce inler. Bazen sara benzeri nöbetler ile tüm vücut titrer. Meydana gelen tikler hayvan iyileşse de tüm hayatı boyunca kalır. Yürümede dengesizlik ve sonucunda felçler oluşur.
Diğer Belirtiler
Bronş, idrar kesesi ve mide-bağırsak epitellerinde stoplazmik ve intranükleer inkluzyon cisimcikleri hastalığın özel belirtisidir.
Diğer belirtiler hastalığın şiddetine ve ikincil bakteriyel enfeksiyonlara bağlıdır. Bunlar; mide-bağırsak kanalı yangısı, kanamaya ait bağırsak iltihabı, dalağın büyümesi, akciğer ve nefes borularının iltihaplanması, karın alt bölgelerinde sivilceli deri iltihabı şeklinde sayılabilir.
Hastalığın seyri klinik tabloya göre değişir. Bu 10 günden az olabileceği gibi haftalar hatta tekrarlayarak aylar sürebilir.
Ağır olaylar ve sinirsel şekil dışında durum iyidir. Ölüm oranı %20 ile %50 arasındadır. Tipik belirtiler gösteren olaylarda hastalığın tanımı zor değildir. Birçok olayda tipik belirtiler şekilleninceye kadar kuşkuludur.
TANI
Hastalığın tanısı çoğunlukla anemnez ve klinik semptomlara göre belirlenir. Özellikle aşılanmamış genç köpeklerde ya da aşılanmasına dair bilgi bulunmayan yaşlı köpeklerde ateş, rhinitis, öksürük, ishal, ayakların altında hiperkeratoz ve nörolojik semptomlar distempera işaret eder. Akut formda, oftalmoskopik muayenede fundusta düzensiz dejenerasyon (gri-pembe renkte) odakları ve chorioretinitis görülebilir. CDV ‘ye bağlı olarak dişlerin ameloblastik katında anormal hipoplazi belirlenebilir. Akut formda lenfopeni sürekli bir bulgu olup; teşhisi destekleyici niteliktedir. Trombositopeni ise hastalığın ilk döneminde gözlenir. Mukopurulent göz-burun akıntısı ve pneumoni sekonder bakteriyel enfeksiyonun geliştiğini gösterir. Kesin tam komplement fikzasyon, virus nötralizasyon ve immunofloresan (konjuktival sıvıdan) yöntemleri ile yapılır.
Canine Distemper genellikle; Parvoviral enteritis, Coronoviral enteritis, kuduz, yalancı kuduz, Leptospirozis, Toksoplazmozis, Listeriyozis, Hardpad disease ve Canin hepatitis gibi hastalıklarla karışabilir. Ancak ensefalitis formunda temporal kaslarda görülen tikler, hastalığın ayırıcı tanısında önemli bir bulgudur.
TEDAVİ VE KORUNMA
Hastalık; kuduz, köpeklerin enfeksiyoz hepatitisi, leptospirosos ve toxaplamosis ile karışabilir. Tedavide gençlik hastalığı serumu ve konsantre köpek gamma globulini varsa kullanılır. İkincil hastalık varsa tedavisi yapılır. Sinirsel belirtileri kontrol altına alınmaya çalışılır. Özel bir sağaltımı yoktur. İyi bakım ve uygun gıdanın yanında belirtilere göre tedavi uygulanır.
Yavruların yaklaşık % 50 ‘si 6 hafta, % 75 ‘i 9 hafta ve %95 ‘den daha fazlası 13 hafta süreyle köpeklerde gençlik hastalığı karşı bağışık durumdadır. Bu periyot anneden alınan maternal antikora göre değişmektedir. Altı haftadan sonra her iki haftada bir 14. haftaya kadar köpeklerin aşılanması Canine Distemper Virus (CDV) ‘ye karşı enfeksiyon riskini azaltır.
Daha çok önerilen aşılama programı ise yavru 5-7 haftalık olduğu zaman ilk doz ve 3-4 hafta aralıklarla yavru 14 haftalık oluncaya kadar aşı yapılmasıdır. Bu program daha pratik olup yavruların yaklaşık % 95 ‘inde güvenli bir bağışıklık oluşturmaktadır. Yıllık aşı tekrarı, antikor düzeyi koruyucu seviyenin altına düştüğü zaman uygulanmalıdır.
Kızamık virüsünün attenue suşları, genç köpeklerde maternal antikorların varlığında hücresel ve humoral immuniteyi stimüle ettiğinden; köpek gençlik hastalığı yani distempere karşı kullanılabilir. Ancak 10 haftalık köpeklerde modifiye canlı aşı (MLV) tercih edilmelidir. İnsanlarda kullanılan kızamık aşısı aynı olmadığı için köpeklerde kullanılmaz.
Hastalığı geçiren köpekler ömür boyu bağışık kalırlar.
Comments